Dr. Hüning, teknolojinizin temelini – yani yük taşıyıcılarının dijital ve otomatik yönetimini – biraz daha detaylandırır mısınız?
Yazılımımız sezgisel bir şekilde çalışan, teknoloji bağımsız bir çözüm sunuyor. Euro paletler, konteynerler veya taşıma iskeletleri gibi çok kullanımlı yük taşıyıcılarının yönetimini tamamen dijital ve otomatik hale getiriyoruz. Gerçek zamanlı stok ve hareket takibi sağlıyoruz. Önceden kâğıt bazlı, hataya açık ve zaman alıcı olan işlemler artık dijital ve otomatik şekilde yürütülüyor. Bu; takip, değişim yönetimi ve tüm hareketlerin otomatik belgelenmesini içeriyor. Amaç, yeniden kullanılabilir ürünlerin yönetimini, tek kullanımlık ürünlerin yönetimi kadar basit hale getirmektir: Ama bunu çok daha sürdürülebilir ve verimli bir şekilde yapmak.
Bu teknolojinin şirketlere somut ekonomik ve ekolojik avantajları nedir?
Ekonomik olarak şirketler, her şeyden önce işçilik maliyetlerinin ve kayıpların azaltılmasından fayda sağlıyorlar: Yazılımımız, şeffaflık sağlayarak birçok manuel süreci otomatikleştiriyor ve böylece yönetim maliyetlerini önemli ölçüde azaltıyor. Stoklar her an takip edilebildiği için yük taşıyıcılarının kayıpları en aza indiriliyor. Ekolojik açıdan ise verimli kullanım ve kaynak israfının önlenmesi sayesinde karbon ayak izi önemli ölçüde azalıyor. Kısacası: Şirketler daha verimli, daha uygun maliyetli ve daha sürdürülebilir çalışıyor.
Yük taşıyıcı yönetimini daha da verimli hale getirmek için başka hangi teknolojik geliştirmeleri planlıyorsunuz?
Geliştirme çalışmalarımızın odak noktası, Yapay Zekâ (AI) kullanımında yatıyor. Örneğin, yük taşıyıcılarına yönelik gelecekteki talebi daha hassas bir şekilde öngörebilmek için Yapay Zekâ destekli tahminler kullanıyoruz. Böylece döngü planlaması daha da optimize edilebiliyor. Amacımız yalnızca stokları takip etmek değil, aynı zamanda dağıtım ve döngü yönetimi için otomatik eylem önerileri sunmak. Bu da şirketlerin darboğazlardan proaktif bir şekilde kaçınmalarını ve kaynaklarını daha da verimli kullanmalarını sağlıyor.
Bunun ötesinde, Nesnelerin İnterneti (IoT), Radyo Frekansıyla Tanımlama (RFID) ve Bluetooth Low Energy (BLE) gibi yenilikçi izleme teknolojilerini halihazırda sistemimize entegre etmiş durumdayız. Bu teknolojiler, Bosch ve Deutsche Telekom ile kurduğumuz iş birlikleri sayesinde ürünümüzde yer alıyor. Böylece tüm yük taşıyıcıların konumları, bulundukları yer veya mevcut altyapıdan bağımsız olarak eksiksiz ve otomatik şekilde takip edilebiliyor. Yapay zekâ ile en gelişmiş sensör teknolojisinin birleşimi, sistemimizin yalnızca şeffaf değil, aynı zamanda öngörülü ve uyarlanabilir olmasını sağlıyor. Amacımız, yük taşıyıcı yönetimini adım adım tam otomasyona ve akıllı yönetime doğru geliştirmek. Nihai amacımız ise müşterilerimizin operasyonel yükünü azaltmak ve lojistik süreçlerin sürdürülebilirliğini kalıcı biçimde artırmak.
NRW’deki girişimcilik ekosistemi hakkında görüşünüz nedir? Özellikle nitelikli iş gücü, altyapı, sanayiyle yakınlık ve startup kurulumu açısından değerlendirebilir misiniz?
NRW -özellikle Ruhr Bölgesi- bir lojistik Startup kurmak için ideal koşullar sunuyor. Bölge, lojistik ve endüstri için önemli bir merkez konumunda, bu da bize potansiyel müşterilere ve iş ortaklarına doğrudan erişim imkânı sağlıyor. Dortmund Teknik Üniversitesi gibi üniversitelere yakınlık, nitelikli iş gücüne ve yeniliklere kolay ulaşmamızı sağlıyor. Ulaşım yollarından kuluçka merkezlerine kadar altyapı da son derece gelişmiş durumda. Destekleyici bir ağ ve büyüyen bir startup ekosistemi, Berlin ya da Münih'ten geri kalır değil. NRW'den ayrılmak bizim için hiçbir zaman bir seçenek olmadı, tam tersine: Kendimizi burada nelerin mümkün olduğunu gösteren iyi bir örnek olarak görüyoruz.