Jump to Navigation Jump to search Jump to Content Jump to Footer

DeepL ziyareti: "Köln'den hep memnunduk ve öyle olmaya da devam ediyoruz"

©DeepL, Ricardo Wiesinger

©DeepL, Ricardo Wiesinger

Çeviri hizmetleri sunan DeepL yapay zekayı (AI) kullanarak küresel iletişimde devrim yaratıyor. Köln merkezli şirket benzeri görülmemiş bir büyüme yaşıyor ve halihazırda bir milyar avrodan fazla bir değerlemeye sahip. DeepL kurucusu ve CEO'su Dr. Jaroslaw Kutylowski, KölnBusiness ile yaptığı röportajda DeepL’i nasıl küresel bir oyuncu haline getirdiğini anlatıyor.

  • Dr. Kutylowski, sadece Google ile değil, ABD'li diğer teknoloji devleriyle de rekabet ediyorsunuz. DeepL'i gerçek bir küresel oyuncuya nasıl dönüştürdünüz?

Elbette bunun tek bir gizli tarifi yok. Bunu başarmamıza kesinlikle yardımcı olan şey ise odak noktamız oldu. ABD'li teknoloji devlerinin aksine, biz en başından beri tek bir hedef projeye odaklandık. Örneğin Google için çeviri hizmetleri sadece küçük bir alt projeyken, DeepL'da biz tüm gücümüzle sadece bu alanda çalışıyoruz. Bu şekilde, araştırma ve geliştirmeyi hedefe yönelik bir şekilde genişletebildik ve mümkün olan en iyi kaliteyi elde ettik.

  • Dünyanın en güçlü şirketleriyle başa baş giden bu yarışta hangi mental tutum size yardımcı oluyor?

Odaklanmanın burada da bir rol oynadığını düşünüyorum. Elbette rekabete de bakıyoruz. Ancak biz diğerlerinden daha iyi olmayı değil, ürünlerimizden en iyi verimi almayı hedefliyoruz. Müşterilerimizle çok yakın çalışıyoruz ve kullanıcılarımızın geri bildirimlerini dinliyoruz. Bu sayede ürünlerimizi ve şirketimizi hedefe yönelik bir şekilde geliştirebiliyorken dünyanın en güçlüleriyle gayet doğal bir şekilde rekabet de edebiliyoruz. Buna ek olarak, en başından beri sağladığımız iyi bir kurumsal atmosfer var. İyi bir takım ruhu, ayakları yere basan gerçekçi bir tutum ve biraz da azim ve motivasyon her zaman bunun bir parçasıdır. Herkes aynı değerleri paylaşıyorsa, birbirinize güvenebilirsiniz ve bu da önemli bir ayrıntı.

  • Doktoralı bir bilgisayar mühendisi, DeepL SE'nin kurucusu ve CEO'su olarak kariyerinizin hangi noktasında en fazla cesareti göstermek zorunda kaldınız?

Bu kesinlikle altıncı sınıfın ilk günüydü, ilk kez bir Alman okulunda tek kelime Almanca bilmeden duruyordum. Bu hiç de kolay değildi. Ama temelde bu deneyim beni bugün bulunduğum noktaya getirdi. Bu kaçınılmaz iki dillilik geçmişi olmasaydı, DeepL belki de hiç var olmazdı. Yapay Zeka aracılığıyla iletişimi basitleştirme isteği belki o gün gelmemiş olabilir, ancak benim üzerimde büyük bir etkisi olduğunu söyleyebilirim.

  • Yapay zekânızı geliştirirken karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?

Kullanıcılarımız için her zaman en iyi kaliteyi sunmak istedik, bu elbette ilk başta kulağa çok iddialı bir görev gibi geliyor ve bir meydan okumadan daha fazlasını içeriyor. Her şey doğru eğitim materyalini elde etmekle başlıyor. DeepL ürünlerinin dayandığı sinir ağlarının büyük miktarda veri ile beslenmesi gerekiyor. Sadece birkaç gazete makalesi eklemek yeterli değil. Asıl önemli olan verinin kalitesi ve tabii ki eğitim metodolojisi. Diğer şeylerin yanı sıra, internetteki çevirileri otomatik olarak bulan ve kalitelerini değerlendiren özel tarayıcılar geliştirdik.

  • Sizce hangi yapay zeka uygulamaları hayatımızı büyük ölçüde değiştirecek?

Özellikle günlük işlerde, yapay zekânın süreçleri nasıl basitleştirebileceğini ve görevleri nasıl daha verimli hale getirebileceğini şimdiden fark ediyoruz. DeepL Write buna iyi bir örnek. ABD'deki müşterilerime bir e-posta yazmak istediğimde, kulağa tam olarak doğru gelmeyen bir cümlenin önünde sonsuza kadar oturmam gerekmiyor. Neyin yanlış olduğu ya da nasıl daha iyi ifade edilebileceği konusunda araştırma yapmam ve kafa patlatmam gerekmiyor. DeepL Write bunu benim için gerçek zamanlı olarak yapıyor; alternatif ifadeler öneriyor ve yazım ve dilbilgisini geliştiriyor, böylece artık e-postamın doğruluğu konusunda endişelenmeme gerek kalmıyor. Sanırım yapay zekaya tam da bu destekleyici işlevde değer vermeyi ögreneceğiz. Sonunda, bu gelişmeden ne çıkaracağımıza, Yapay Zeka ile nasıl başa çıkacağımıza ve onu hangi amaçlar için kullanmak istediğimize bağlı.

  • Peki DeepL hayatımızı nasıl etkileyecek? DeepL'in hizmetleri kimlere yardımcı olacak?

Bence ürün yelpazemiz tam da insanların iletişimlerinde desteğe ihtiyaç duydukları yerde ve zamanda devreye giriyor. Ürünlerimizi her durumda yoldaş olarak görüyoruz. Örneğin İtalya’da tatildeyken menüyü çevirtmek için uygulamanın fotoğraf işlevini de kullanıyorum. Ancak en büyük faydayı günlük işlerde görüyoruz. Bu uygulama olmadan birçok ofisi hayal etmek zor ve lansmanından bu yana DeepL Write da benzer şekilde büyük bir ilgiyle karşılaştı. Ürünlerimiz yabancı dildeki kaynakların çevrilmesinde, dönem ödevi veya tez yazımında öğrenciler için de büyük bir yardımcı.

  • Yapay zekânızı nasıl geliştiriyorsunuz? DeepL için bir sonraki büyük fırsatları nerede görüyorsunuz?

DeepL için araştırma her zaman ön planda olmuştur. Bu, gelecekte de birincil odak noktamızın ağ mimarimizi optimize etmek, deneyimlerden ögrenmek ve yapay zeka destekli iletişim çözümlerimizle mümkün olan en iyi sonuçları elde etmek olacağı anlamına geliyor. Mesele nicelik değil, nitelik. Bunun da kendimizi rakiplerimizden ayırmaya devam etmemizi sağlayacağını düşünüyorum.

  • "Simultane çeviri" konusu DeepL için ne kadar önemli? Bu konuda herhangi bir plan var mı?

Gelecek planlarımızı şimdiden açıklamak pek arzu ettiğimiz bir şey değil. Ancak bunun talep görecek nitelikte bir özellik olabileceği çok açık. Şu an için beta aşamasında olan ve sürekli olarak optimize edilen yeni ürünümüz DeepL Write üzerinde yoğunlaşıyoruz. Elbette çevirilerin kalitesini artırmak da bizim için her zaman önemli bir nokta.

  • Köln'den bahsedelim: 47 üniversite, 31 araştırma kurumu ve 17.300 Bilgisayar Mühendisliği öğrencisiyle Köln bölgesi, Berlin veya Hamburg'dan daha fazla potansiyele sahip. Siz bundan faydalanıyor musunuz?

Kesinlikle. Kapımızın önünde bir genç yetenek havuzu var. Yakın çevremizdeki üniversitelerin sayısı ve kalitesi yadsınamaz. Dolayısıyla aynı değerlere ve yeni teknolojileri geliştirme anlayışına sahip profesyoneller bulmak zor değil. Tıpkı şehir gibi biz de şirket olarak bu ruhu teşvik etmek istiyoruz.

  • Köln şehrini sizin için iyi bir lokasyon yapan başka neler var?

Bir yapay zeka şirketi olarak bizim için Silikon Vadisi ile karşılaştırma yapmak elbette her zaman heyecan vericidir. Bu bakımdan en başından beri Köln'de olmaktan memnunduk ve öyle olmaya da devam ediyoruz. Özellikle başlangıçta -küçük bir yapay zeka girişimi olarak- Kaliforniya'daki gerçekten büyük şirketlerle hemen rekabet etmek zorunda kalmamak bir avantajdı. Örneğin, işgücü piyasasında daha az rekabet vardı. Hızlı ve hedefe yönelik bir şekilde gelişebiliyorduk. Şu anda Almanya’nın yanı sıra Polonya, Hollanda, Birleşik Krallık ve Japonya'da da işe alım yapıyor olsak da, kapımızın önündeki muazzam kalifiye işgücü potansiyelinden faydalanıyoruz.

  • Diğer girişimcilere ne tavsiye edersiniz?

Sadece yap. Sanırım Almanya'da iş kurma konusunda belli bir temel şüphecilik var. Bürokratik engellerden daha az korkuyorsanız, zaten büyük bir adım atmışsınız demektir. Sonrası elbette bununla ne yapacağınıza bağlı. Bizim için, başta da belirttiğim gibi, net bir misyon, net bir odaklanma ve güçlü bir ekip başarının anahtarlarıydı.

- Bu röportaj KölnBusiness tarafından sağlanmıştır.